Golsuzesitlik.blogspot.com sitesinde yer alan yazı şöyle:
Tarih 26 Nisan 1986. Sovyetler Birliği’nde Çernobil Nükleer Santrali’nde bir patlama yaşanıyor. Patlama sonrasında on binlerce insan hayatını kaybediyor, on binlerce insan da radyasyona maruz kalıyor. Hiroşima ve Nagazaki’den bile daha şiddetli deniyor, 2016’dan önce etkisi geçmeyecek deniyor… Etkisi bitmiyor, nükleer serpintinin etkisi Sovyetler Birliği’nin dışında, Karadeniz’in çevresindeki birçok bölgeyi etkiliyor. Ülkemizde bakan, sorun yok diyerek radyasyonlu çayları için diyor, Edirne’de kavun karpuzdan verim alınamıyor, kavruluyor. İşte o Çernobil Nükleer Santrali, dönemin Sovyetler Birliği toprakları içerisinde, Ukrayna’nın Kiev bölgesinde yer alıyor.
Yıl 1987. Aylardan Ocak. Aralık ayının ortasından itibaren Milliyet Gazetesi piyangoya başlıyor. Piyango’nun amacı şu: Beşiktaş’ın rakibini bilenin, Beşiktaş kafilesi ile beraber, tüm masrafları Milliyet Gazetesi tarafından karşılanarak bu deplasmana gönderilmesi, üzerine de 300 dolar hediye. 7 rakip var. Dinamo Kiev, Real Madrid, Kızılyıldız, Porto, Bayern Münih, Anderlecht, Brondby. Rakip belli oluyor ocak ayında: Dinamo Kiev. Çernobil’den 8 ay sonra Beşiktaş, Kiev adını duyuyor.
Kiev’in o zamanlardaki teknik direktörü, şimdilerin efsanevi teknik direktörü Valeriy Lobanovski. Dinamo Kiev’in eski stadının önündeki heykel ona ait. 1975’te Kupa Galipleri Kupası’nı Sovyetler Birliği’ne kazandırmış hoca. Sovyetler Birliği’nin ilk uluslararası kupası bu. Bir nevi efsane Lobanovski.
6 Ocak 1987 günü, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek final kuraları için Lobanovski’yi buluyor gazeteciler. İvan Drago’nun hocası gibi bir ifade ile pozunu vermiş, altına da kurada Beşiktaş çıkarsa diye yorumu yapmış Lobanovski: “Beşiktaş çantada keklik. Onlarla eşleşirsek, yarı final garanti.”
Beşiktaşlılar da Kiev eşleşmesinden sonra “radyasyon bölgesinden asrın takımı” olan Dinamo Kiev’e hazır olduklarını belirtmek için bu pozu veriyor. Samet Aybaba, Ziya Doğan, Sinan Engin, Feyyaz Uçar, Ali Gültiken, Ulvi Güveneroğlu, Rıza Çalımbay, “Yorum yok” diyor sadece. Sadece Metin Tekin, “Bunlar golleri önler mi acaba” diyor. Haberlerin yorumlarında 20.yüzyıla yakıştırılamayan, 21.yüzyılın futbolunu oynayan nükleer takım olarak bahsediliyor Dinamo Kiev’den. Hugo Sanchez bile çekiniyor Kiev’den o zaman. Beşiktaş’ın hocası Militunovic mi çekinmeyecek?
Beşiktaş için bu maçta gereken destekler veriliyor ülke futbolu tarafından. Kiev maçıyla aynı tarihe denk gelen Milli Takım’ın mücadelesinden bütün Beşiktaşlılar çıkartılıyor. Beşiktaş çim sahada çalışmak istiyor Kiev’e karşı. Fenerbahçe’den rica ediyor. Fenerbahçe izin vermiyor çim sahaya. Daha doğrusu veremiyor. Çünkü, öyle bir kar yağışı var ki, çim falan yok. Her taraf kar. Jupp Derwall’in isteği ile çime kavuşan Florya’ya geliyor Beşiktaş. Galatasaray izini veriyor. Samet Aybaba ve Rıza Çalımbay, hayranlıklarını ve şaşkınlıklarını “10 senedir Beşiktaş’tayım böyle çim saha görmedim. Bizde de keşke böyle bir çim saha olsa. İnsanın sahadan ayrılası gelmiyor, top attığımız yere gidiyor, istediğimizi yapabiliyoruz, keşke böyle bir sahamız olsaydı belki de daha teknik oynayabilirdik” diyerek ifade ediyorlar. Dereağzı’nda kar temizlenince de bu kez Fenerbahçe’ye misafir oluyor Beşiktaş takımı.
Maç tarihi geliyor. Maç iptal. Tipi var. Başka bir tarihe erteleniyor. Ligler bile erteleniyor. “Ali Sami Yen’de 10 bin ton kar var” diye manşet var. Maç tekrar iptal. Tekrar oynanmak isteniyor. Tekrar iptal. UEFA ultimatomu veriyor: “Ya temizlersiniz ya da başka bir yerde oynatırız.” 3 kez iptalden sonra başka bir yerde oynansın deniyor. İzmir’e veriliyor maç. Dinamo da İzmir’de yürüye yürüye 5 tane atıyor Beşiktaş’a, 17.dakikadan 61.dakikaya kadar. Rövanşında da elbiseler işe yaramamış olacak ki, 2-0 Dinamo Kiev yine kazanıyor.
Kiev, daha sonra Porto’ya eleniyor, Porto o sene kupayı kazanıyordu. Bizde de her zamanki, “Futbolumuz bu kadar, sağlık olsun” muhabbetleri oluyordu. Beşiktaş da sattığı ama oynatamadığı maçın biletlerinin zararını taraftarlarına geri ödüyordu…
Yani, uzay takımı diye bakıp gülümsediğimiz takım, aslında bir acı hikayenin küçük bir parçasından başka bir şey değil…
Kadro: Üsttekiler: Ziya, Ulvi , Ali, Kadir, Gökhan, Metin, Samet (k). Alttakiler: Sinan, Rıza, Feyyaz, Fikret. (KAYNAK: golsuzesitlik.blogspot.com)
27.1.2016