Dempsey, Carnegieeurope.eu sitesinde yayımlanan ve Ukrayna’daki Novoye Vremya dergisinin internet sitesinin Rusça ve Ukraynacaya çevirdiği yazısında, Slovakya, Ukrayna ve Türkiye arasında benzerlik kurdu.
Türkiye ve Ukrayna’da geçen pazar günü yapılan seçimlerde, bu ülkelerin toplumlarının statükoyu reddettiklerini savunan gazeteci, “Bu ‘status quo’, yolsuzluklar ve hukukun üstünlüğünün erozyonu ile perçinlendi. Ahbap çavuş ilişkisi ve oligarşi, bu ülkelerin demokratik kurumlarını çöküntüye uğrattı” diye yazdı.
Türkiye’nin Erdoğan’ın iktidarı döneminde giderek otoriterleştiğini, muhalefetin, medyanın, yargı ve eğitim sisteminin baskıya uğradığını savunan insan hakları savunucusu, “Ukrayna’da da Batı yanlısı 2014 Maydan hareketinin enerjisi, yerini reformların ağırlığına ve yolsuzlukların devamına bıraktı. Poroşenko’nun devlet başkanlığı döneminde birçok oligark kendini güvende hissetti veya eski siyasi metotlarıyla hareket etmeyi sürdürdü. Medya kontrol altına alındı, ekonomik, politik ve yargısal reformlar sekteye uğratıldı” değerlendirmesine bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medyayı bizzat kontrol altında tuttuğu görüşünü dile getiren gazeteci, “Türkiye’de Erdoğan’ın medyayı giderek daha fazla kontrol etmesine, sürekli yıldırmaya, muhaliflerin ve eleştiride bulunanların hapse atılmasına rağmen, seçmenler AKP’ye ve iktidara ağır bir darbe vurmaktan geri durmadı” yorumunu yaptı.
Yazar, her iki ülkede de seçmenlerin “yolsuzluklara, ahbap çavuş ilişkisine, kanunsuzluklara ve siyasi stagnasyona son verme” arzusu ile “statükoyu reddetme” yönünde tercih yaptıkları görüşünü dile getirdi.
Yazının orijinali için tıklayın.
5.4.2019