İsmail Hacıoğlu: “Bazı şirketlerin dayanma şansı yok, el birliğiyle krizi atlatabiliriz”

Ukrayna’da uzun yıllardır inşaat sektöründe faaliyet gösteren, ana iş kolu asansör üretimi ve sevkiyatı olan Türk iş insanı İsmail Hacıoğlu, koronavirüs salgını sürecindeki faaliyetlerini ve Ukrayna’da organize sanayi bölgeleri kurmaya yönelik çalışmalarındaki son durumu Bahadır Vanlı’ya anlattı.

Salgın tüm dünyayı hazırlıksız yakaladı. Bu durum ortaya çıktıktan sonra sizin ilk tepkiniz ne oldu?

Ne biz ne de görüştüğüm irili ufaklı şirketlerden hiçbiri, 21. yüzyılda, günümüz dünyasında böyle bir salgın olabileceğini hesap etmiyordu.

Kış sezonundan çıkmak üzere, işlerin açılacağı bahar ve yaz sezonuna adım atarken büyük bir darbe yedik ve ilk şoku atlatır atlatmaz ne yapacağız, nasıl hareket edeceğiz diye düşünmeye başladık.

Bu sürecin başlangıcında nasıl bir hareket planı çizdiniz?

Yurt dışından ülkeye dönenler karantinaya alınmadığı, alınanlara yönelik de ciddi bir kontrol yapılamadığı için vaka sayılarının artacağından endişe ediyorum.

Mariupol şehrinde cami yönetimi olarak camiyi ibadete ve eğitime kapattık ve kimsenin toplanmasına müsaade etmiyoruz. Ukrayna genelinde ihtiyaç sahipleri ile ilgili bir dosya hazırladık. İş insanları olarak belli aralıklarla gıda yardımında bulunmak üzere bir plan yaptık. İlk 500 yardım paketinin dağıtımını sayın Büyükelçimizin de bilgisi ve desteği ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.

Ukrayna genç ve tecrübesiz bir yönetim kadrosu tarafından yönetiliyor. Benim düşünceme göre, böyle sıkıntılı dönemler, tecrübeli kadroların yönetiminde daha az kayıpla atlatılabilir.

Ukrayna sağlık sistemi modernize edilmeye başlandı fakat henüz yeterli değil. Hastanelerin yüzde 85’i eski ve tadilat gerektiren yapılardan oluşuyor. Bunlar ile ilgili önlemler alınmalı diye düşünüyorum. Biz de Türk iş dünyası olarak Ukrayna’ya bu konuda elimizden gelen desteği vermeye hazırız.

Çalışanlarınızla ilgili hangi önlemleri aldınız?

Kendi işlerimizle ilgili çalışmamız gereken zamanlarda maalesef kapasitemizin çok altında çalışmaya gayret gösteriyoruz. Çalışanlarımızı yüzde 30 kapasite ile çalıştırmaya devam ediyoruz. Ofis personelleri evlerinden çalışıyorlar. Depolarda da sürekli eleman bulundurmuyoruz, acil sevkiyatlar için ihtiyaç halinde kısa süreli olarak depoları açıyoruz.

Koordineyi genelde telefon ve internet üzerinden sağlıyoruz. Bir araya gelmemiz gereken durumlarda, olabildiğince dikkatli bir şekilde ve sosyal mesafeyi koruyarak toplantılar gerçekleştiriyoruz.

Genelde Skype ve WhatsApp üzerinden konferans görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Hiçbir çalışanımızı işten çıkarmadık, çıkarmayı da düşünmüyoruz. Herkes işine devam ediyor. Yalnızca bir restoranımız vardı, onu da tekrar açmamak üzere kapattık.

Bir yandan biliyorsunuz Ukrayna için son derece önemli bir konu olan organize sanayi bölgesi çalışmalarımızı da devam ettirme çabası gösteriyoruz. Elbette salgın öncesine kadar daha sık toplantılar gerçekleştirirken, salgın sebebiyle şu an bu görüşmeleri azalttık. Salgın başlangıcından bu yana önemli gündem maddeleri çerçevesinde iki toplantı gerçekleştirip, alınan kararları uygulamaya koyduk.

Salgın ya da ortaya çıkabilecek benzer durumlar için ileriye yönelik belirlediğiniz stratejiler var mı?

Elbette olası bir ekonomik kriz senaryosuna karşı belirli stratejilerimiz mevcuttu. Ancak böyle bir salgın ile ilgili bırakın hazırlık yapmayı, açıkcası böyle bir durum aklımızın ucundan bile geçmiyordu.

Biz de olayın şaşkınlığı içerisinde gelişmeleri takip ediyor, diğer arkadaşlarımızın aldıkları önlemleri de inceleyerek elimizden geldiğince, ne çalışanlarımız ne de müşterilerimizi mağdur etmeden olabilecek en iyi çalışma planları üzerinde çalışıyoruz.

Salgının ekonomiye etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu süreç ne kadar daha devam edebilir?

Bu salgın krizini, yedek akçesi olmayanlar çok ağır atlatacak. Temasta olduğum firmaların birçoğu tehlike sinyalleri veriyor. Karantina durumu bazı önlemler alınarak mayıs sonuna kadar uzatıldı. Haziran söylentisi de var. Fakat bu kriz haziran sonuna kadar uzarsa firmaların yüzde 30’u iflasın eşiğine gelebilirler. Hele kredi borcu olanların durumu hiç iyi değil, devlet desteği olmadan çok ciddi sıkıntı çekerler. Yalnızca köklü firmalar ayakta kalabilir.

Benim şahsi kanaatim, bu seneyi “kayıp yıl” olarak ajandamıza ekleyeceğiz. Görünen o ki, öyle kolay biteceğe benzemiyor bu sıkıntı. Şu an itibarıyla her duruma karşı hazırlıklı olmalıyız. Ekonomik önlemler almalıyız. Giderlerimizi asgariye düşürmeli, tasarruf tedbirleri uygulayarak, ayakta kalma şansımızı uzatmaya yönelik adımlar atmalıyız.

Ayrıca yine kendi düşünceme göre bu salgın sebebiyle en büyük darbeyi turizm sektörü yiyecek. Tam sezon açılacağı esnada böyle bir felaketle karşı karşıya kaldılar. Kredilerle borçlanarak tesislerin bakımları, araç ve personel temini gibi hazırlıklarını tamamladıkları anda bu salgın durumu ortaya çıktı. Dolayısıyla bu seneleri heba oldu. İnşaat sektörü şu an için devam ediyor. Şimdilik büyük bir sıkıntı görünmüyor. Böyle zamanlarda nakit parası olanlar konuta yatırım yapar, bu yüzden belki de bu krizi biraz hafif atlatırlar.

Salgın süreci devam ederken çeşitli geziler ve ziyaretlerde bulunuyorsunuz. Görüştüğünüz iş insanlarının bu süreçten nasıl etkilendiklerini gözlemlediniz?

Ben işim gereği çok seyahat etmek zorundayım. Bu sebeple ayda iki kez Ukrayna’nın önemli şehirlerine seyahatler gerçekleştiriyorum. Buralarda farklı sektörlerde olan dostlarımı da ziyaret etmeyi ihmal etmiyorum. Salgın sebebiyle bu ziyaretlerin ana gündem maddesi “virüs salgını ve onun ekonomiye olan etkileri” olarak öne çıkıyor. Görüştüğüm arkadaşlarım endişeli, özellikle tekstil sektörü durmuş durumda. İnternetten satış yapanlar hariç, diğerleri için kira, maaş ve vergi ödemeleri çok ciddi sıkıntı yaratıyor. İşleri durdu fakat giderler firmaları ciddi sıkıntıya sokuyor. Dayanma şansları yok.

Restoran, kafe gibi işletmelerin durumu içler acısı. Bir çoğu personellerini çıkarmak zorunda kaldı. İşten çıkarılanların durumu iyi değil, iş yerleri sahipleri ödemek zorunda oldukları giderleri yüzünden perişan vaziyette. Kira, vergi ödemeleri, kredi borçları gibi sıkıntıların içinden nasıl çıkacaklar, ne kadar dayanabilecekler? Gibi birtakım sorular mevcut. Pek bir şansları yok gibi görünüyor.

Görüştüğüm arkadaşlarımla yaptığımız sohbetlerde hissettiğim bir “yarın” korkusu mevcut. Devlet vatandaşına, mal sahibi kiracısına, personel işverenine anlayışlı davranacak, bunun başka çaresi yok. El birliği ile bu krizi atlatmaktan başka çaremiz yok. Yoksa bu durum hiç kimse için iç acıcı değil.

Ukrayna’da organize sanayi bölgeleri kurmaya yönelik çalışmalarınız ne durumda?

Biliyorsunuz dört koldan bütün Ukrayna genelinde üzerinde yıllardır emek verdiğimiz bu organize sanayi sistemine talep yağıyor. Birçok bölge ile temas halindeyiz. İlk kurduğumuz Mariupol organize sanayi ile ilgili hazırlıklarımızda sona geldik. Önümüzdeki haftalarda altyapı ihalesine çıkılacak. Bu süreçte üçü internet üzerinden üçü de fiziki olarak altı toplantı gerçekleştirdik.

Mariupol Organize Sanayi’nin altyapı işleri için ödenek ayrılmış durumda. İhale sonrası çalışmalara hız verilerek mümkün olan en kısa sürede hizmete açılacak. Şu ana kadar araç yedek parça, asansör, tekstil, yapı kimyasalları, otomatik kapı gibi farklı sektörlerin üretimi burada gerçekleştirilmeye başlanacak. Tabii Mariupol’un özel bir önemi var, burada kara yolu, demir yolu ve deniz ulaşımı mevcut. Öte yandan atıl durumda olan kendine ait bir liman da bulunuyor. Limanla ilgili de hazırlıklar tamamlanmak üzere. Burası tadilat ile yenilenip genişletilecek ve işletmeye açılacak.

Diğer bölgelerle ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Dnepr, Berdyansk, Pereyeslav-Hmelnitskiy, Jitomir-Malin, Kherson-Genichevsk şehirlerinde kurulacak olan organize sanayi bölgeleri ile ilgili çalışmalarımızı son sürat devam ettiriyoruz. Toplantılar, arazi tespitleri, altyapı imkanları, üretici sektörler üzerine toplantılar yapıyoruz.

Salgın sebebi ile herhangi bir erteleme ya da iptal söz konusu mu?

Salgın sebebiyle herhangi bir erteleme ya da iptal söz konusu olmadığı gibi aksine artış talebi görülüyor. İş isnanlarımız Çin’e alternatif bir üretim alanı buldular. Hem de Türkiye’deki gibi avantajlı olanaklara sahip organize sanayi tipi bir yatırım alanı. Ukrayna’nın Avrupa ile serbest ticaret anlaşması olması da bu talep artışının sebeplerden biri. Yatırımcılar bunu bir fırsat olarak görüyor ve değerlendiriyorlar.

Salgın sonrasına dair öngörüleriniz neler?

Şu an bir durgunluk dönemi geçiriyoruz. Karantina durumu işletmeleri çok ciddi sıkıntılara soktu. Bu dönem sonrası elbette dayanamayan işletmeler olacaktır. Maalesef piyasadan silinen işletmeler, şirketler olacaktır. Salgın sonrası bir bilanço çıkar ortaya. Hep beraber en iyisini umut ederek neler olacağını göreceğiz. Tabii yoğun bir talep olması yönünde de beklenti var. İşler, işletmeler, şirketler aktif çalışmaya başladıktan sonra yoğun bir talep olacağı kanaatindeyim. Tabii bu arada birçok şirket işleri daha az masraflı ve farklı yapabilmenin de mümkün olduğunu gördü. İnternetin daha yoğun kullanılacağı, ofis kültürünün yerini home-office kültürüne bırakacağı, teknolojiden daha fazla istifade edilmeye başlanacağı bir dönem bizi bekliyor gibi görünüyor.

Biz tabii insanların, iş insanlarının, işletmelerin olabildiğince az zararla bu zor zamanları geçirmelerini umuyoruz. Daha güzel, daha sağlıklı, daha mutlu yarınlar diliyoruz.

8.5.2020

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.