Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Hayata elektronik mühendisi olarak başladım. Yaklaşık iki sene ARGE’de çalıştıkran sonra satış ve pazarlama alanına geçtim. Kariyerimin 16 yılını üretici firmada geçirdim. Romanya, ABD, Belarus, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi farklı ülkelerde çalıştım. Aynı zamanda avukatım, sonradan hukuk fakültesini de bitirdim. Kitap okuma, tarih, siyaset konularıyla yakından ilgiliyim. Evliyim, iki çocuğum var. Ailece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz. Yaklaşık bir yıldır da Ukrayna’da görev yapıyorum.
Belarus’ta da uzun süre görevde bulundunuz. Ukrayna hakkında bugüne kadarki izlenimleriniz neler? Belarus ile kıyaslarsanız Ukrayna ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Pek çok kişi “Bu ülkeler komşu ülkeler, birbirine çok benziyorlardır” gibi bir varsayımda bulunuyor. Belarus’a ilk gittiğimde ben de aynı hataya düşmüştüm. Ama zaman içinde baktığımda Ukrayna ile Belarus arasında pek çok benzerliğin yanı sıra, çok temel farklılıklar olduğunu da gördüm. Belarus çok daha kapalı bir toplum. Ukrayna çok daha açık. Kafa yapılarında olsun, bire bir insan ilişkilerinde olsun bu görülüyor. Belarus’ta insanlar hep kendini geri çekiyor. Ukraynalılar bu anlamda çok daha açıklar. Hayata bakışları ciddi anlamda farklı diye düşünüyorum. Belaruslar çok sakin insanlar, çok iyi dostluklar yarattık orada. Ama iş fikirleri, atılımcılık, girişimcilik gibi konularda ben Ukraynalıları çok daha ileride görüyorum. Kuşkusuz bunun birçok tarihsel, siyasal nedenleri vardır. Gördüğim en temel farklılıklar bunlardı. Burada bir şeyler yaptığınızda insanlar daha kolay heyecanlanıyorlar. Belarus’ta daha temkinli davranıyorlar. Yenilikleri kabullenmek anlamında Ukraynalılar çok daha esnekler. Benim bir benzetmem vardır. İş dünyası olarak baktığımızda Belarus’u evrim ülkesi, Ukrayna’yı da hep devrim ülkesi olarak tanımlardım. Burada bir gecede her şey değişebiliyor. Belarus’ta ise çok uzun zamana yayılan, çok temkinli, çok ağır bir süreç sonucu değişim var.
Lifecell olarak Ukrayna’da 4G lisans ihalesi kazandınız. Bunun ayrıntılarıyla ilgili biraz bilgi verir misiniz?
4G’de iki farklı bantta iki ayrı ihale yapıldı. İlki yarışma şeklindeydi. Orada 15 MHz genişliğinde bir bant aldık. Pazardaki abone sayısına baktığınızda biz üçüncü operatörüz. Abone sayımıza istinaden aldığımız banta baktığımızda, abone başına en fazla bant genişliğini sunan operatör biz olduk, olmaya devam edeceğiz. Bu artık bizim resmi söylemimiz haline de geldi. Yakınlarda ikinci bir ihale yapıldı, orada da 15 MHz aldık. Dolayısıyla 4G servisleri için 30 MHz aldık. Bu ciddi anlamda bir yatırım demek. Hem frekansa yatırım yapıp Ukrayna devlet bütçesine ciddi anlamda katkı koymuş olduk. Aynı zamanda bu aldığımız frekansta 4G servislerine verebilmek üzere altyapı yatırımlarımız başladı. Ukrayna’da yeni bir yarış başlıyor. Bu yarış şu anda yalnızca teknik ve altyapı tarafında. Oysa pazarın düzenleme anlamında, serbest rekabeti yaratmak, desteklemek konularında daha temel değişimlere ihtiyacı var. Biz de bu noktada zorlanıyoruz ve sistemi zorluyoruz. Bu konu bizim ajandamızda daima en üst sırada.
Lifecell’in yakın ve uzun vadeli hedefleri neler?
Biz dijital operatör olma iddiasını ve heyecanını yaşıyoruz. Bunu kamuoyuyla, müşterilerimizle ve potansiyel müşterilerimizle de paylaşıyoruz. Dijital operatör ne demek? Bu, dünyada da Turkcell’in başlattığı yeni bir kavram. Günümüzde telekomünikasyon operatörlerinin rolü, bağlantı, “connectivity” dediğimiz şey. Oysa hayata baktığımızda artık her şeyimizi bir “application” ile yapar hale geldik. İnternet ilk çıktığında herkes nasıl arama motorlarına bakıyordu, şimdi de dünyamızda her şeyin “App’i var mı?”, “Neleri application ile yönetirim?” şeklinde bir trend başladı. İşte dijital operatörü geleneksel operatörden ayıran fark da burada. Altyapıda teknoloji ile beraber ilerliyorsunuz, hızınız, bant genişliğiniz artıyor, ama dijitalleşmeyi buna eklemediğiniz zaman, bağlantı sağlayıcı olmaya devam ediyorsunuz. Lifecell Ukrayna’da 3G ile beraber “application” dünyasına çok sağlam bir adım attı. Bugün Ukrayna’da yalnızca Lifecell müşterilerinin mesajlaşma, video, teks mesajlaşması, medyayı takip etme uygulaması, müzik platformu, ödeme sistemleri gibi, günlük hayatınızda işlerinizi kolaylaştıracak, hayatı güzelleştirecek bütün “application” setlerini müşterilerimize sunmaya başladık. 4G ile bu ivmelenerek devam edecek. Biz bu dijital operatör olma iddiamızı, Ukrayna’nın tek ve gerçek dijital operatörü olma çizgisine taşıyacağız. Orta ve uzun vadedeki planlarımız bunlar. Tabii ki finansallarımızı ve abone bazımızı da bu yeni trendlerle beraber ciddi anlamda büyütmeyi düşünüyoruz.
Ukrayna telekomünikasyon sektörünün içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Devletin bu alandaki politikalarını nasıl buluyorsunuz?
Ukrayna biliyorsunuz 10 sene gecikmeyle 3G ile tanıştı. Ukraynalı milyonlarca mobil servis kullanıcısı yıllarca bundan mahrum kaldı. 3G’nin 10 sene geç gelmesi pazarda birçok şeyi de geciktirdi. 3G sadece hız demek değil. İyi bir hızınız olduğunda hayatı kolaylaştırıyorsunuz, bürokrasiyi, bekleme sürelerini azaltıyorsunuz, bilgiye, içeriğe her zaman, her yerden ulaşabiliyorsunuz. Ukrayna’nın bu konuda 10 senelik bir gecikmesi var. Neyse ki 3G geldi, şimdi 4G’ye hızlı bir geçiş yapıyoruz.
Teknoloji gelişirken pazar koşulları çok arkada kaldı. Numara taşıma dediğimiz, müşterinin servis alacağı operatörü özgürce seçme olanağı maalesef Ukrayna’da hala yok. Büyük operatörler bunu istemiyor. Sonuçta herkes kendi operatöründe numarasına bağlı ve mevcut operatörüne mahkum durumda bırakılıyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Rekabetin, insanlara serbest seçme hakkını vermediğiniz zaman bir anlamı yok. Ukrayna’da rekabet dedikleri şey fiyatla sınırlı kalmış. Ukrayna dünyada telekomünikasyon hizmetlerinin en ucuz verildiği pazarlardan biri. Müşteri açısından bakıldığında bu iyi bir şey gibi gözükebilir, ama işte Ukraynalıların 3G’yi neden 10 sene beklediği sorusunun cevabı buralarda. Pazar liberal olmalı, rekabetçi olmalı. Numara taşıma uygulaması da en az 15 sene gecikmiş bir şey burada ve bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Pazarın büyükleri fiyatları istedikleri gibi manipüle ediyorlar, hakim durumlarını kötüye kullanıyorlar. Bunlar pazarın, pazar dinamikleri açısından güdük kalmasına yol açıyor. Fiyatlar son derece düşük, ama bunun paralelinde gelişmeler o kadar hızlı gelmiyor. Oysa teknolojiyi rekabet ortamında kullansanız üç operatör birbiri ile yarışır. Bugün Lifecell’de olan dijital servisleri kimse sunmuyor çünkü ihtiyaçları yok, abonelerinin bir yere gidemeyeceğini biliyorlar. Kyivstar ve Vodafone’un aboneleri kilit altındalar. Ancak bunu kırmamız halinde pazar normalleşebilir. Pazarın en büyüğü, bizim iki “application”ımızı kopyalamaya çalıştı ama, büyük oranda başarısız oldular. Onlar bu işe girerse biz daha da ileri götürmek için çalışacağız, gerçek rekabet de bu.
Ukrayna Tekelleşmeyle Mücadele Komitesi, Lifecell şirketine 19,5 milyon grivna para cezası verildiğini duyurdu. Gerekçe olarak “aramaların tarifelendirilmesinde sunulan bilgilerin gerçeği yansıtmadığı”gösterildi. Bu konuyla ilgili bilgi verir misiniz?
İleride bu herhalde dünya tarihindeki en komik cezalardan biri olarak anılacak. Söz konusu olay, üç operatörün de pazara sunduğu tarife ücretlendirme yapıları ile ilgili. Üç operatör de bunu aynı şekilde yapıyor. Üç operatöre karşı da bu şikayette bulunuldu. Ukrayna Rekabet Kurulu bununla ilgili soruşturma başlattı. İlk dosyası incelenen Rus operatörü MTS oldu. Onlara sözlü uyarı verildi. Aynı şekilde uygulanmış dosyada bize 19 milyon grivna ceza kesildi. Bizden sonra Kievstar’a da belli bir ceza verildi. Kanunların ve kuralların temel özelliği herkese aynı şekilde uygulanmasıdır. MTS uyarı aldıysa bizim de uyarı almamız, biz ceza aldıysak onların da ceza alması lazımdı. Biz tabii bunu hemen daha üst mahkemelere taşıdık, şu anda dava sürecindeyiz. İnanıyorum ki Ukrayna yüksek adaleti buradaki yanlıştan dönecektir ve bize verilen bu cezayı iptal edecektir. Çifte standartla karşı karşıyayız, bu kabul edilebilir bir şey değil. Biz de hakkımızı yasalar çerçevesinde arıyoruz.
Lifecell’in Ukrayna için yeni yatırım hedefleri var mı?
Biz Turkcell Grup olarak buraya bugüne kadar 2 milyar dolar civarında yatırım yaptık. Bunun içinde lisans alımları var, altyapılar var, yaklaşık bin kişinin 13 yıldır istihdam edilmesi var. Teknoloji ileriedikçe, yeni servisler geldikçe biz bu yatırıma devam edeceğiz. 50 milyon ila 150 milyon dolar arasında her sene buraya yatırım yapmaya devam ediyoruz.
Ukrayna’da sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor musunuz?
O arenada da olmaya çalışıyoruz. Çocukların, engellilerin, sporun üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Şirket olarak Ukrayna Ulusal Futbol Takımının ve Dinamo Kiev’in iletişim sponsoruyuz. Ukrayna’nın çok başarılı bir Paralimpik takımı var. Kore’de olimpiyatlarda 22 madalya kazandılar. Çok başarılı, azimli insanlar. Biz hem farkındalık yaratmak, toplumun dikkatini buralara çekmek için sosyal sorumluluk projelerimizi bu alana kaydırdık. Üniversitelerle yakın duruyoruz, çalışmaalr yapıyoruz. İki üniversitede öğrencilere teoriden ziyade gerçek hayatta mobil iletişim dünyasının nasıl çalıştığını göstermek için, bütün ekipmanları kurarak onlara şebekler verdik. Bütçeğimiz el verrdiğince sosyal sorumluluk konularına eğilmeye çalışıyoruz.
Ukrayna’daki çalışma kültürünü, temposunu nasıl buluyorsunuz?
Her ülkenin kendi kültürü var. Ukraynalı insanlar çok becerikli, akıllı, yaratıcı insanlar. Zaten ülkedeki IT şirketlerinin bu kadar rağbet görmesi, Polonya’nın yaklaşık 2 milyon Ukraynalıya çalışma, oturma izni sunması bunların göstergeleri. Aynı zamanda yaşamayı da seven insanlar. Hayatı iyi dengeliyorlar. Bizim, bayram seyran, gece, gündüz, hafta sonu demeden iş odağında giden bir hayatımız olabiliyor. Ukraynalı arkadaşlarım tatillerine saygı gösteriyolar. Ben de buna saygı gösteriyorum. Belarus’a ilk gittiğimde bunu yadırgamıştım. Ama bir tane hayatımız var, bu dengeyi iyi tuturmak gerekiyor.
Ukrayna’daki yaşamı nasıl buldunuz?
Ukrayna’daki yaşam beni çok şaşırttı. Daha önce de toplantılar için Kiev’e birkaç kere gelmiştim. Herhalde kötü havalarda geldiğim için, Kiev benim için çok büyük, karışık, çok düzenli ve temiz olmayan bir şehirdi. Geçe sene mayıs ayında buraya gelip işe başladığımda çok hayret ettim ve kendi kendime “Ya ben bu Kiev’e mi gelmiştim?” diye sordum. Kiev’in trafiği çok kötü. İstanbul’dan Kiev’e gelip de benzer trafiği bulduğumda bayağı yadırgamıştım. Buna karşı önlemimi aldım. Nihayet dokuz ay sonra ofisin dibinde bir ev buldum ve beni tek rahatsız eden şey olan Kiev trafiğinden kurtuldum. Onun dışında bol yeşil alanı olan, düzenli, cennet gibi bir şehir.
Ukrayna’daki Tük toplumu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ukrayna’da diğer görev yaptığım ülkelere göre çok daha dinamik ve kalabalık bir Türk toplumu var. Buraya yerleşen, iş kuran, hayatını burada kuran birçok insanımız var. TUİD’in, diğer derneklerimizin, Büyükelçiliğimizin düzenlediği organizasyonlar sayesinde onlarla da tanışma fırsatını buluyorum. Üretimde, hizmet sektöründe, bütün alanlarda varız. Şüphesiz daha da ileri gidebiliriz. Ukrayna’daki Türk imajını da hep beraber yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum. Buradaki yaşantımızla, ortaya koyduğumuz performansla, yarattığımız değerle bu olacak. Aktif, dinamik bir grubumuz var. Sağ olsun Burak Bey (Pehlivan) de ciddi çaba sarf ediyor. İyi bir noktadayız ama daha iyi de olabilir diye düşünüyorum.
Türk şirketi imajını daha yukarı çıkarabilmek için bizim elimizde de önemli bir avantaj var. 11-12 milyon insana değebiliyoruz. Bu hizmetleri sunarken Türk şirketlerinin yaptığı güzel şeyleri kendi müşteri portföyümüzle de tanıştırmak isteriz. (TUİD WEB)
9.4.2018