Financial Times’ta Nick Butler imzasıyla yer alan yazı özetle şöyle:
“Ukrayna’da mart ayında yapılacak devlet başkanlığı seçimleri, ülkede 2014 yılından bu yana elde edilen, yolsuzlukların azaltılması ve ekonomideki gidişat gibi tüm kazanımları sıfırlayabilir.
Seçimlerin sonucu ayrıca Avrupa doğal gaz pazarında da beklenmedik değişimlere yol açabilir. Rus doğal gaz boru hattı Kuzey Akım-2’nin tamamlanmasının ardından, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya giden diğer boru hatlarının kapatılması, bunun sonucunda Kiev’in yıllık yaklaşık 3 milyar dolarlık doğal gaz transit gelirinden mahrum kalması bekleniyor.
Ancak eğer yeni bir Devlet Başkanı, örneğin eski Başbakan Yuliya Timoşenko seçilirse, Moskova Ukrayna’daki doğal gaz boru hatlarını muhafaza edebilir, bunun yanında Kuzey Akım-2’den de ek olarak sevkiyatlarını artırabilir. Bu durum, Timoşenko’nun ülkede doğal gaz fiyatının düşürülmesi yönündeki seçim öncesi vaadini yerine getirmesini de sağlayabilir.
Diğer yandan, Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun, son dört yıldaki başarılarına rağmen Batı’dan çok ciddi destek görmemesi, Timoşenko’nun zaferinin ABD’de ve AB’de olumlu karşılanacağını gösteriyor.
Washington’da ise Ukrayna seçimleriyle ilgili daha az kaygı duyuluyor. ABD Başkanı Donald Trump da, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da seçimler öncesi Poroşenko ile bir araya gelmedi. Batı’nın endişe duymaması, Ukrayna’nın Rusya’nın etki alamına geri dönmesi ihtimalini artırıyor.
Son anketler, Poroşenko ve Timoşenko’nun halk desteğinin Vladimir Zelenskiy’nin gerisinde olduğunu gösteriyor. Ancak Zelenskiy’nin popülerliği siyasi fikirlerinden ve kararlarından değil, ‘yeni yüz’ olmasından kaynaklanıyor.”
11.3.2019
